Hepimiz ölü bedenleriz aslında. Kişisel egolarımızınızın kurbanı olmuş, kendi benliklerimizin katlettiği ruhsuz cesetleriz. Yüz yüzeyken birbirimizi çok severiz. Ama o sevdiğimiz insanların arkasından en ufak hatalarında konuşmayı ihmal etmeyiz. Hepimiz aynıyız, hani ölümün yolu ne olursa olsun asıl sebebi kalbin durmasıdır ya. Öyle bir durum bu da. Sıradanız. Ekmek aldığımız bakkaldan, televizyonlarda gördüğümüz intihardan başka çaresi kalmadığı için canına kıyan insanlardan zerre farkımız yok. Kendimizi farklı sanıyoruz çünkü özel olduğumuzu sanmamız için yetiştirildik. Hepimiz aslında çok zekiydik de çalışmıyorduk işte. Hiç bir zaman milyoner olamayacağız. Hiç bir zaman gazete manşetlerinde isimlerimiz yazmayacak, mega yatlarımızda tatiller yapamayacağız. Hiç bir zaman ettiğimiz dua kabul olmayacak. Bizi seveni sevmeyi beceremeyeceğiz. Bizim sevdiğimiz de bizi sevmeyecek. Dünya toz pembe değil, boktan ve adaletsiz. Baklava çalan çocuğun on beş yıl hapis yattığı bu dünyada...
“Milletim insan türü, vatanım yeryüzüdür benim; ancak böyle düşünenin insan olacağına inandım.” Tevfik Fikret